Yukarı Mazı Köyü’nde toplanan köylüler zeytin tarlalarına haberleri olmadan konulan şerhin acilen kaldırılmasını istedi. Zeytin tarlalarını korumak için sonuna kadar mücadele edeceklerini söylediler. Aşağı Mazı köylülerinden Önder Aktaş “Bizler devletin yanan alanları yeşerteceğini koruyacağını düşünürken, bizler köylüler yangını şokunu atlatamazken bu kez zeytinlik alanlarımızı bize yardımcı olması gereken devletten korumanın derdine düştük” dedi. 100’den fazla zeytin tarlasının kamulaştırılması için çalışmalara başlandığı ortaya çıktı. Muğla’nın Bodrum ve Milas ilçelerinde Temmuz ayının sonunda başlayan ve yaklaşık 13 gün süren orman yangınlarında zeytinlik arazileri kül olan Yukarı Mazı, Armutçuk, Yeniköy, Bozalan, Fesleğen, Aşağı Mazı, Çiftlik, Çökertme ve Türkevleri köylülerinin zeytin tarlalarının tapularına Enerji Bakanlığı tarafından kamulaştırma amacı ile Yenilenebilir Enerji Alanı olarak tespit edilerek şerh konulması köylüleri isyan ettirdi.
KÖYLÜLERİN TAPULARINA ŞERH KONULDU
Yukarı Mazı köyünde düzenlenen toplantıya Milas ve Bodrum’daki çevre örgütleri ile Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz, Bodrum TEMA temsilcisi Rana Öztürk, Muğla Barosu avukatları, muhtarlar ve köylüler katıldı. Ormanlarla birlikte yanan 9 köydeki tapulu zeytin tarlalarına tapuda Yenilenebilir Enerji Alanı ilan edilerek kamulaştırma adına şerh koyulduğu ortaya çıktı. Dokuz köyde yüzden fazla köylünün tapusuna şerh konulduğu ve kamulaştırılmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Toplantıya yaklaşık 200 köylü ve çevreci katıldı.
SUZAN NİNE “DOZERİN ÖNÜNE YATARIM, ÖLÜMÜMÜ BURAYA GÖNDERİRİM ZEYTİNİMİ VERMEM”
Yukarı Yazı Köyü’nde yaşayan evli ve 3 çocuk 7 torun sahibi 67 yaşındaki Suzan Aktaş yaptığı konuşmada “Benim babam, dedem, dedemin babasından kalan zeytinlerimi alacaklarmış, imkansız, ben çocuklarım torunlarım nereye gideceğiz. Devlet vatandaşını korumaz mı, bu nasıl koruma, buraya gelirler arsamı alırlarsa dozerlerin önüne ilk ben yatarım, ölürüm orada mezarımı kendi arsama gömdürürüm, kimse bizim atalarımızdan kalan zeytinliklerimize göz dikmesin, yeter artık canımızı veririz zeytinlerimizi vermeyiz, bu topraklarda doğduk bu topraklarda ölürüz” diye konuştu.
Suzan ninenin konuşmaları dakikalarca alkış aldı.
KANSER HASTASIYDIM BURAYA YERLEŞİNCE İYİLEŞTİM
Aşağı Mazı Köyü’nde yaşayan Tema Vakfı Bodrum temsilcisi Rana Öztürk çok sert tepki verdi. Öztürk “Bekleme gibi bir lüksümüz yok, bu hükümet giderek ayak bu toprakları yok ettikten sonra elimizden bir şey gelmez, derdimiz varolan zeytinlerimizi arsalarımızı korumak, yangın görmüş bu kadar acılar yaşamış bir coğrafyadaki köylülerin zeytinliklerine el atmak, ne demek. Yenilenebilir enerji alanı açacağım diyerek köylünün yeniden canlandırmaya çalıştığı zeytinlere el konuluyor. Yenilenebilir enerji istiyorsak Bodrum’da milyonlarca ton atık var, çatılara güneş paneli koysun. RES’lere karşı değiliz ama planlar alanlar yerler korkunç bir şey, zeytinliklerin arasında 125 metrelik direkleri dikecekler. Kala kala köylünün geçimini sağlamaya çalıştığı üç beş zeytine mi göz diktiler. Pandemiden sonra kuraklık hat safhada ve biz hala ağacı yeşili yok etmenin peşindeyiz. Ya yaşayacağız ya öleceğiz, zeytinin değerini bilmeyenlere sesleniyoruz. Yeter artık. Biz buraları yeniden ağaçlandırmaya yeşillendirmeye çalışırken, bunlar kanunla köylünün zeytinliğe el koymaya çalışıyorlar. Toprağın suyun zeytinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bir tek zeytin ağacının tek bir dalının kesilmesine izin vermeyin. Tüm Bodrumlular bu davanın peşinde olacağız. Gerçekten temiz enerjiye ihtiyaçları varsa, Yatağan, Yeniköy, Termik santralleri torağı bitirmiş, oralara gitsinler. Köylünün geçim kaynağı asırlık zeytinleri keserek temiz eneri edemezler, çok öfkeliyiz, ben kanser hastası olarak Bodrum’a bu topraklara gelip yerleştim ve iyileştim” dedi.
ÇOK İYİ BİR HUKUKİ MÜCADELE İHTİYACIMIZ VAR
İkizköy Çevre Komitesi Sözcüsü ve Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel “Çok iyi ve hızlı bir hukuki mücadele başlatılması gerekir. Şirket öncelikle köylülerle gelip pazarlık yapacak, köylünün birlikte hareket etme becerisi ile hareket etmeli, kimsenin tarlasını üç kuruşa satmaması gerekir. İklim değişikliğini bahane ederek kamulaştırma yapmak isteyecekler. Türkiye’de şu anda elektrik enerjisine bir ihtiyaç yok. Bu yatırımlar ihtiyaçtan yapılmıyor. Şu anda enerji ihtiyacımız yok. Köylülerin zeytin tarlalarını alınca ekmeğini elinden alınca yüzyıllardır bu topraklarda yaşayanlar nereye gidecek. Termik santraller nedeniyle zaten Milas ve Yatağan’da onlarca asırlık köyler yok edildi. Şimdi yapılmak istenen yine bu. Şirket için çalışan ve şirkete çalışan küçük insanların taleplerini kabul etmeyin” dedi.
MUĞLA BAROSU OLARAK KÖYLÜNÜN YANINDAYIZ
Muğla Barosu Yönetim Kurulu üyesi Avukat Ayşe Yaka “ Bu aşamadan sonra köylünün çok duyarlı ve hassas olması gerekir. Oluşturacağımız komite ve avukat grubu ile mücadele edeceğiz. Acil olarak Milas ve Bodrum’daki mağdur köylülerin tapu kayıtlarını incelemeye başlayacağız. Muğla Barosu olarak her türlü yardımı köylüye yapmaya hazırız. Hukuki yol önümüzde açık ancak şimdi süreleri iyi kullanmak zorundayız” dedi.
ENERJİ KANUNU İLE ORMAN KANUNU DELİYORLAR
Aşağı Mazı köyünde yaşayan turizmci Önder Akkaş “Bizler devletin yanan alanları yeşerteceğini koruyacağını düşünürken, bizler köylüler yangını şokunu atlatamazken bu kez zeytinlik alanlarımızı bize yardımcı olması gereken devletten korumanın derdine düştük. Biz yanan ormanların yeşillendireceğini ve bize geleceğine düşünürken bu kez zeytinliklerimizi elimizden almaya çalışacakları aklımızın ucundan geçmedi. Yanan alanlar koruma altına alınır, enerji ve maden kanunu ile bunu delmeye çalışıyorlar. 21 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış. 14 Haziran 2021’de şerhler tapulara düşmeye başlamış. Bu konuda siyasilerden destek istedik. Kimse ilgilenmedi. Siyasiler gelip toplantı yapıp bilgilendireceğiz dedi, kimse gelmedi. Bu köyler bizim evimiz, vatanımız, buradan bizleri topraklarımızla zeytinliklerimizle yok etmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.
KENT KONSEYLERİ OLARAK KÖYLÜNÜN YANINDAYIZ, HIZLI İSTİMLAK VE KAMULAŞTIRMAYA HIZLI CEVAP VERECEĞİZ
Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz “Tamamen bir tesadüf sonucu köylülerin tapuların şerh konulduğu öğrendik. 100’den fazla köylü mağdur durumda. Milas Kent Konseyi ile birlikte köylüleri organize ederek tapuları toplayıp, tek tek başımıza ne gelecek diye beklemeyeceğiz, birlikte toplu hareket edeceğiz. Burada acele kamulaştırma ile karşı karşıyayız. Burada herkesin dayanışması çok önemli, planlı ve proğramlı mücadele edeceğiz. Bizler, Kissebükü koyunu korumak için tam 16 yıldır mücadele ediyoruz ve korumayı başardık” dedi.
Toplantı dokuz köyde şerh koyulan köylülerin tapularının acil olarak tespit edilerek dava açılması kararı ile sona erdi.