Cumartesi, Ağustos 3, 2024
Ana SayfaKöşe YazarlarıMehmet ÇilsalAraştırmacı Mehmet Çilsal yazdı: BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-45

Araştırmacı Mehmet Çilsal yazdı: BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-45

Constantinopolis’in fethinden sonra hızla imparatorluk kurma hayallerini gerçekleştirmeye soyunan Padişah Mehmet II, onbeşinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren   Ege’nin korkulu rüyası olmuştu.

Constantinopolis’in fethinden sonra hızla imparatorluk kurma hayallerini gerçekleştirmeye soyunan Padişah Mehmet II, onbeşinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren   Ege’nin korkulu rüyası olmuştu. Bilhassa Rodos merkezli St. John Şövalyeleri onun önemli hedeflerinden biriydi.

1468’in Bodrum Kalesi Komutanı: William Dawnay

Osmanlı denizcileri, 1468-9’da Bodrum Kalesi’ni toplarıyla bir kez daha  dövdüğünde Kale Komutanlığı İngilizlerin elindeydi. St. John Rodos Şövalyeleri Grand Master’ı ise Giovanni Battista Orsini’ydi. Orsini, 1467’de GM seçilir seçilmez Sultan Mehmet tehlikesinin telaşıyla alelacele Roma’dan ayrılıp Rodos’a gelmiş, yanında da soylu bir aile ferdi olan Pierre d’Aubusson’u sürüklemişti. Kendisinden sonra Rodos Grand Master’ı olacak bu şahsiyetin üç kardeşi de piskopos idi. Daha da önemlisi O Haçlılar dünyasının  meşhur kumandanlarından biriydi ve özellikle kale tahkim-tahkimat işleriyle diğer askeri beceri dallarında gerçek bir ustaydı.

Orsini, Rodos’a ayak basar basmaz ilk olarak her dilin en cesur ve en deneyimli şövalyelerini Pierre d’Aubusson komutası altında biraraya toplayıp kasabayı daha güvenli yapmak için varolan hendekler ile perde duvarlarını daha derin, daha geniş, daha kalın hale getirme işlerine girişmiş, bu arada Bodrum dahil Dodecanese(12 Ada) şövalye kalelerini de unutmamıştı. Bodrum Kalesi Komutanlığı’na sağlık sorunu olmasına rağmen  İngiliz Turcopolier Şövalye William Dawnay’i atamıştı.(1*)

Peder Dawnay, 20 sene önce de(1447-8) bu makama atanmış bir şövalyeydi. Görev süresi boyunca güney perde duvarında inşai işler yürütürken daha evvel değindiğimiz gibi Komutan Sacconin’e ait işçilik değeri çok yüksek bir köşe armasından ilham alıp kendisi için de bir  arma yontturmuştu. Komutan Dawney, sonraki ay ve yıllarda hem kara hem denizde yerel ahaliden teşekkül Turcopolier birliklerine komuta etmiş, Kıbrıs’ın ablukası sırasında Karamanoğulları’na karşı filo komutanı  olarak çarpışmıştı(2*). 1468’deki görevi sırasında da  ilave bazı inşai işler yürütmüş, Prof Vaivre’nin belirttiği üzere bu sırada güneybatı gözetleme kulesinin köşesindeki Komutan Sacconin’i taklit ettiği armasının yerini değiştirip belki daha da yükseğe monte etmişti. İtalyan Arkeolog Maiuri’nin tespitine göre ise bu değişikliğin sebebi, köşe taşı şeklindeki bu armanın eski yerine ondan hemen sonra 1449’da komutan atanan  Fortunet de Morlena ile Jean Frogier’in kendi armalarını yerleştirmiş olmasıydı. Estetik değeri yüksek bu arma, 1915’lerdeki İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin bombardımanları sırasında yıkılan duvarların arasında yere düşmüş, şans eseri tamamen parçalanmamıştı(*3).

Bombardımandan sonrası yıllarda Bodrum’a çıkarma yapıp Kale içinde karargah kuran İtalyan Ordusu’nun içinde bulunan Arkeolog Giuseppe Gerola’nın notlarına göre ise Dawnay armasının diğer parçası, aynı köşede eski perdeye yaslanan küçük kesme taşlarla örülmüş duvarın arkasında kalmış, üzerinde 1468 tarihi ile adı yazılı halde bulunmuştu(*4). 1456’da Bodrum’a Mausoleum’u kazmak için gelen İngiliz ekip içinde yer alan Onbaşı Spackman bu kırık arma taşlarına bakarak W. Dawney’in  armasını kağıt üzerinde tamamlamıştı. Bahsedilen arma taşı, günümüz itibarıyla yerde sergilenmektedir.

Prof. Vaivre, kendi çalışmasında Kale’nin üç ayrı dönemde yapılmış güney perdesinin farklı tarzda örülmüş üç bölümden oluştuğunu tespit etmiştir. Güney-batı Kulesi’nin giriş kapısı da dahil olmak üzere girintili köşeye kadar olan birinci bölüm(batıdan doğuya) GM Giovanni Battista Orsini ile Kale Komutanı Dawnay zamanında,  dönem komutanı belirlenemeyen ikinci kısım daha evvel GM Zacosta zamanında, üçüncü kısım ise GM Orsini ve Boxols zamanında(1471) inşa edilmişti.(*2age)

Osmanlı Devleti, imparatorluk olma yolunda

1468-9, Osmanlı Ordusu deniz güçlerinin hem filolar halinde Haçlı Şövalyeler Birliği kalelerine hem kara güçleriyle Anadolu’nun diğer Beylik Devletlerine hem de Balkanlardan İtalya’ya kadar akınlar düzenlediği seneydi. Arnavutlar, Venedikli müttefikleriyle beraber bugünkü Hırvat topraklarını ellerinde tutarken bölgede veba illetinin yaygınlaşması nedeniyle akınlara ara verilmiş, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’a dönmeden önce kışı Balkan dağlarında geçirmek zorunda kalmıştı. Dur durak bilmeyen Padişah, 1468-9’un Mayıs’ında bu kez Anadolu’daki Karamanoğulları Devleti’ne karşı yeni bir sefere çıkmış, onun bu seferi Venedik ve Şövalyeler dünyasında kısa bir süre de olsa biraz soluk alma ve rahatlama sağlamıştı(*5).

Osmanlı Ordusu, Karamanoğulları topraklarının büyük bir kısmını zaptedince Fatih Sultan Mehmet, oğlu Mustafa’yı sancakbeyi olarak Konya’da bırakmış, 1468’in Kasım ayı sonunda İstanbul’a zaferle dönmüştü(*6). Tabii bu arada Osmanlı deniz birlikleri boş durmamış, 11 uzun fusteden oluşan filoyla Milet(Palatia-Balad) limanından demir almış, Lemnos’a asker çıkarmak mümkün olamayınca bu kez Andros Adası’na yelken açmış, fırtınaya yakalanmalarına rağmen çıkarma yapılmış ve Ada’nın Ceneviz Efendisi Senyör Ciovanni Sommaripa ile diğer 13 kişi halledilerek 70 esir alınmış, yanısıra gemiler 15 bin dukalık değerinde ganimetle doldurmuşlardı(7*).

Venediklilerin müzakere isteği

Venedik-Osmanlı ilişkileri ‘bir savaş, bir barış’ şeklinde tuhaf bir hale gelmişti.  Ticari çıkarları konusunda çok bencil olan Venedikliler  gittikçe genişleyen Osmanlı Devleti ile sürekli harp halinde olmayı istemiyordu. Osmanlı ile müzakerelerde genellikle bir Girit Yahudisi olan Davud’u(David) kullanıyorlardı. Davud’un, Sadrazam Mahmud Paşa ve Padişah’ın hekimi İtalyan Yahudisi Yakub Paşa ile arasının çok iyi olduğu biliniyordu.  Venedik Senatosu, Davud’tan Padişah ile müzakere için onu kendilerinin göndermediği ama isterlerse Venediklilerle görüşme yapabileceği şeklinde bir yaklaşımda bulunmasını istemişti(5*age).

Nitekim, Musevi arabulucu Davud, istenildiği gibi davranarak İstanbul’a Babıasafi’ye(Babıali) gidip barış müzakeresi teklifinde bulunmuş, ancak bu teklif kabul edilmemişti. Bunun üzerine Ege’de Ada sahibi Venedikli Senyorlar da dahil İtalyan egemenler(Senyor-Dük-Baron-Lord) birliği sağlanarak derhal askeri alanda teyakkuza geçilmiş ve nekadar ticari yük veya yolcu gemisi varsa hepsi en yakın iskele ve limanlara toplanıp top, tüfek, mühimmatla teçhiz edilerek bir donanma oluşturulmuş,   başına da  aynı zamanda bir diplomat olan Nicolo da Canal amiral atanmıştı. 53 kadırga ve 18 küçük gemiden oluşan Venedik Donanması’nın, İmroz, Enez, Foça gibi tahkimâtı zayıf ve muhâfızı az olan yerleri işgâl edip yağmaya başlaması, Osmanlı dergah-ı ali memurlarını esir alması Padişah’ın öfkesini artırmış, karada ve denizde karşı akınlar ve yağma saldırılarının başlamasını tetiklemişti.(8*)

Şövalyeler-Venedikliler-Cenevizliler hegemonyasındaki  Grek  halkının  durumu 

15’inci yüzyılda Girit, Rodos, Eğriboz, Samos, Limni gibi irili ufaklı Eğe adaları ve Mora topraklarının hemen hepsi 250 senedir  St. John Rodos Şövalyeleri, Venedik ve Ceneviz hakim sınıfından soyluların eğemenliği altındaydı. Sultan’ın sürekli genişleyen imparatorluğu,  farklı hükümdarlıkların egemenliği altında yaşayan Grek-Eleni nüfusu oldukça kaygılandırmaktaydı. Venedik egemenleri, bu halka sürekli olarak Osmanlı’nın korkunç bir tehlikeye dönüştüğü, ezelden beri gönüllülük esasına dayanan barış, düzen ve refah içindeki gündelik hayatın Katolik, Ortodoks farketmez hep birlikte korunması gerektiği,  egemenlik ve bağımsızlık için topraklarının ölümüne savunulmasının şart olduğu temasını işlemekteydi. (10*)

Öte yandan bu yıllar zaten Rodos ve 12 Adalardaki Latin Kilise rahiplerinin  sürekli olarak Katolik Hırıstiyanlık’la ilgili Floransa Konseyi maddelerini Rum Ortodoks yerli nüfusa dayatmaları yüzünden ayaklanma potansiyelinin biriktiği yıllardı(*9). Bu durum muhakkak ki zaman zaman ayaklanmaya zaman zaman da turcopolier birliğine asker bulamamaya yol açmaktaydı.

Bodrum Kalesi Komutanı William Dawney’in Vefatı

1468’in Eylül ayında İngiliz Dili Birliği’nin efsane şövalyelerinden Robert Botyll Roma’da vefat etmiş, ardından aylar sonra sıra adeta başka bir ünlüye gelmişti. Bodrum Kalesi Komutanı William Dawney, 1469’da Rodos’a ardından da İngiltere’ye dönmüş ve çok geçmeden o da hayata gözlerini yummuştu. Ancak akrabası ve yaveri olan iki hizmetkarını geride bırakmış, Gilbert Green ve John Mainthorpe adındaki bu hizmetkarlar parasızlık yüzünden İngiltere’ye dönemeyip borç aramak durumunda kalmıştı(1*age…Malta, Kod. 378, f. 149r.)

Bu arada Botyll’in ölümü üzerine Kral’ın İngiliz Dili Haçlılar Birliği’ni kendine bağlama arzusu tavan yapmış, bir yakınını piskopos seçmek istemesine rağmen karşıtları yoğun çaba göstererek  bunu engellemiş ve herşeyin tam aksi yönde gelişmesi sonucunda saygın bir şövalye olan   John Langstrother, 1469’da piskopos seçilmişti. Langstrother, geçmişte Bodrum Kalesi’nin tahkim ve tamiratları için  İngiltere’de mali kaynak toplayan bir peder-şövalyeydi. 2 sene sonra 1471’de Lancaster Hanedanı(Henry VI) ile York Hanedanı(IV. Edward) arasındaki Tewkesbury Savaşı sırasında yenik düşen tarafta yeraldığı için kutsal alandan sürüklenip idam edilmişti.(5*age)

1472’de Sıravolos’un(Bodrum) talanına yol açacak olan 1470 Eğriboz İstilası

350-400 yelken+kürekli gemilerden oluşan Osmanlı Donanması, sadrazamlıktan azledilip kaptan-ıderyalığa atanan Mahmud Paşa seraskerliğinde 1470 senesinin  Haziran’ında 100 binden fazla savaşçıyla Çanakkale Boğazı’ndan  geçerek Eğriboz’a dümen kırmıştı. Fatih Sultan Mehmed, Venedikliler’in misafiri olarak daha evvel Eğriboz’u ziyaret etmişti, ancak  Ada artık bir Venedik üssü konumandaydı ve Osmanlı’nın deniz ulaşımını tehdit etmekteydi. Mahmud Paşa oraya varır varmaz Anakara ile Ada aradaki boğazı  gemilerden oluşan bir köprüyle birbirine bağlayıp askerleri karaya taşımıştı. Bu arada bir yandan da deniz muharebeleri devam etmekteydi ve savaş halindeki Venedik filoları arasında İspanyol(Mallorca) Şövalye Peder Joan de Cardona komutası altında Rodos’tan gönderilen 2 kadırga bulunuyordu. Bunlardan biri büyük ihtimalle Bodrum Kalesi şövalyelerine aitti.

17 gün süren kuşatma sonrası Temmuz ayında bütün ada ele geçirilmiş, 5.000 kişi ölmüş ve ahaliden 2500 kişi İstanbul’a götürülüp iskan edilmişti. İlerde hem ün salacak hem Bodrumlu Turgut’u yanında denizci yetiştirecek olan Kemal Reis(Piri Reis’in amcası),  Mahmud Paşa’nın donanmasında bir azap neferi olarak 1470 Eğriboz(Agrıbos) seferine katılmış, fetihten sonra yerleştiği Ada’da azaplar reisliğine kadar yükselmiş, ardından donattığı bir kalyata ile korsan gezmeye başlamıştı.  Aşıkpaşazade, Neşri, Dursun Bey ve Kemalpaşazade gibi Osmanlı kronikçilerin eserlerinde Eğriboz Savaşı hakkında şiddetli çatışmalardan, garnizonun yok edilişinden, kiliselerin camiye çevrilişinden ve hayatta kalan sivillerin(ibn Kemal’e göre 15.000, Tevarih-i Al-i Osman) sürgüne gönderilişinden bahsedilir. Aşıkpaşazade, bu bilgilere gönüllü olarak çeşitli yerlerden Eğriboz’a gelen müslümanların, boşalan Hıristiyan evlerine yerleştiklerini de eklemiştir.

Eğriboz Savaşı, döneme uygun düşen pek çok trajediye de yol açan bir savaştı.  Bunlardan biri de esir düştüğü Osmanlı elinde uzun süre kalan ve Şark alemi hakkında çeşitli eserler kaleme almış olan Venedikli yazar Gian-Maria Angiolello idi. Angiolello, Fatih Sultan Mehmed’in Eğriboz kuşatması sırasında kardeşi Francesco ile birlikte Türkler’e esir düşmüş, kardeşi idam edildiği halde kendisinin hayatı bağışlanmış, daha sonra İstanbul’a getirilerek Fatih’in oğlu Şehzade Mustafa’nın yanına verilmişti. Şehzade Mustafa’nın Konya’da ikameti dolayısıyla bir müddet orada kalmış, hatta kısa sürede öğrendiği Türkçesi ile Şehzade’nin Akkoyunlular’a karşı yaptığı savaşlarda ona yoldaşlık yapmıştı. Mustafa’nın ölümünden(1474) sonra ise İstanbul’a getirilmiş ve burada devlet hizmetlileri arasına katılmıştı.1475- 1481 yılları arasında hizmet gördüğü Maliye Dairesi’nde özellikle para konularındaki bilgisiyle dikkati çekmiş, ayrıca Fatih’in Kırım, Arnavutluk ve Bosna seferlerine  şahit olmuştu. Fatih’in vefatından sonra ll. Bayezid’in hizmetine girdiyse de  İstanbul’dan kaçarak 1488’de sağ salim ülkesine dönmüştü.(11*)

1470 Eğriboz Savaşı, yarattığı pek çok trajediden başka Bodrum’a ve geleceğe dair  çok önemli 2 sonuç doğurmuştu bunlardan biri Haçlılar Birliği Donanması’nın 1472’de intikam maksadıyla Bodrum Yarımadası’nda yağma yapacak olması,  diğeri de Ada’ya Anadolu ve Balkanlardan taşınıp iskan ettirilen Türk nüfusun bir kısmının yaklaşık 250 sene sonra Kızılhisarlı Mustafa Reis sayesinde Harabe Halikarnas’a göçmesi ve burada yoktan bir kasaba ve hayat kuracak olmasıydı.

Eğriboz’un 1470’deki fethinden hemen sonra Kızılhisar toprakları 40 sipahi arasında tımar olarak paylaştırılmıştı. Osmanlı dönemi tahrir kayıtlarına göre Ada’da 9 nahiyeye bağlı köy ve mezra olarak toplam 125 yerleşim merkezi vardı. Kızılhisar, Karisto nahiyesinin merkezini teşkil ediyordu. Nahiye, o yıllarda merkez dışında adanın güney ucunda yer alan 8 köyü ve 6 mezrayı kapsamaktaydı. (12*)

Devam edecek…

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

KAYNAKLAR:

1*-“The Prior and his Brethren, The Knights Hospitaller of the English Langue” 1460–1565 , by GREGORY O’MALLEY 

 2*-The Grant of Hospitaller Safe-Conducts in the Fifteenth Century to Recipients on Rhodes and Cyprus: Their Function and Effectiveness” by Nicholas Coureas

-Anekdota engrapha gia te Rhodo, ed. Tsirpanlis, no. 259 Documents Concerning Cyprus, ed. Borchardt, Luttrell, and Schoffler, no. 297.

3*-“Une campagne de travaux méconnue au château Saint-Pierre au XVe siècle”

by Prof. Jean-Bernard de Vaivre

4*- Giuseppe Gerola, “Il Castello di S. Pietro in Anatolia ed i suoi stemmi dei Cavalieri di Rodi,” Rivista del Collegio Araldico  by G. Gerola,( LXXV: bkz. ek ve s. 333).

5*-THE PAPACY AND THE LEVANT(1204-1571) by KENNETH M. SETTON

6*-İslam Ansiklopedisi, Mehmet II. https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-ii

7*-“The History of the Knights Hospitallers of St. John of Jerusalem, Styled Afterwards, the Knights of Rhodes, and at Present, the Knights of Malta” by L’ Abbe de Vertot

8*- İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi”İsmail Hami Danişmend

9*-“The Epigraphic Evidence” by Anna-Maria Kasdagli/ “The Hospitallers, The Mediterranean and Europe –Festschrift” by Anthony Luttrell, Edited by KARL BORCHARDT University of Wurzburg, Germany NIKOLAS JASPERT Ruhr-Universitat Bochum, GermanyHELEN J.NICHOLSON, Cardiff University, UK

10*-“Voluntary Submission and the Ideology of Venetian Empire” by Monique O’Connell

11*- Fatih Sultan Mehmed(kitap) by Gian-Maria Angiolello

12*-ADALAR ARASINDA, BALKANLARIN KIYISINDA: KIZILHİSAR (KARİSTO)

MÜSTAHKEM MEVKİİ VE KASABASI-İbrahim Alper Arısoy

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler HABERLER

Son Yapılan Yorumlar