Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Mandalya Körfezi ve flamingoların cenneti Tuzla Sulak Alanı’nı kıyısında koruma altındaki bölge birinci derece doğal ve arkeolojik SİT alanı statüsünde olması nedeniyle Muğlalı çevreciler ve STK’lar Ağaoğlu’nun projesine çok sert tepki göstermişti. Hazırlanan projeye Bakanlığın 2021 yılında izin verdiği ve 9 milyon 700 bin metrekare alana yaklaşık 4,5 milyon metrekarelik inşaat yapılmasını sağlayacak proje için hazırlanan ÇED raporunun onaylanması sonrası sivil toplum örgütleri projeyi yargıya taşımıştı.
MAHKEME ÇED RAPORUNUN YÜRÜTMESİNİ DURDURDU
Muğla Çevre ve Ekoloji Politikaları Derneği’nin açmış olduğu dava Muğla 2. İdare Mahkemesinde bugün görüldü. Mahkeme heyeti, projenin, uygulanması halinde telâfisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanun’un 27’nci maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına karar verdi.
İLK BİLİRKİŞİ HEYETİ YANILTICI BİLGİLER VERDİ
İlk bilirkişi heyetinin yanıltıcı bilgiler verdiğini tespit eden mahkeme verdiği kararda “Proje alanı içerisinde yer alan I. Derece Arkeolojik SİT Alanlarının tescil fişlerinde nekropol alanı olarak tescil edildiği ve SİT alanlarının ayrı ayrı Cindya Antik Kenti ile ilişkili olarak değerlendirildiği, buna karşın nekropol alanlarının aralarında 150-160 m mesafe olduğu, iki nekropol alanında batıya bakan yamaca konumlandığı, bu durumun alanların farklı nekropoller değil aynı nekropolün parçaları olduğunu kanıtladığı, aynı zamanda tescil fişlerinde nekropol alanlarının Cindya Antik Kenti ile ilişkilendirilmeye çalışılmasına rağmen Cindya Antik Kentinin nekropol alanına 4 kilometre mesafede olmasının bu görüşü çürüttüğü, bu nekropolün tescil fişlerinde yer verildiği üzere Bargilya antik kentine baktığı ve kente 400 m mesafede olduğu, aralarında bulunan boğazın iki yakasından nekropolün kente baktığı, antik kentlerin ve nekropol alanlarının değerlendirilmesinin bir bütün olarak yapılması gerektiğini” ifadeleri kullanıldı.
ÇED RAPORUNDAKİ TAAHHÜTLER REVİZE EDİLECEK
ÇED raporundaki taahhütlerin bu incelemeden sonra revize edilmesi gerektiği vurgulanan kararda “Ortaya çıkabilecek yeni veriler ışığında sit derecelerinin değişebileceği gibi tescilsiz olarak bırakılan bazı alanların sit statüsü kazanabileceği dikkate alındığında bu hususları barındırmayan Nihai ÇED Raporunun eksiklikler barındırdığı, yine kullanma suyu ihtiyacının deniz suyunun arıtılması suretiyle elde edileceği görülmekle ters osmoz sonucunda oluşan yoğun tuzlu su konsantrasyonu ile membranların kimyasal yıkanması kaynaklı oluşan atığın nasıl bertaraf edileceği ve hangi noktadan alıcı ortama verileceğinin belirtilmediği görüldüğünden dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir” denildi.
BU KARARLAR ANLAMLI BİR DERS OLUYOR
Karar Bodrum ve Milaslı çevrecilerde sevinç etkisi yarattı. Bodrum Yurttaş İnsiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan “Aağaoğlu ve Mehmet Cengiz gibi arkasına iktidarı alarak her türlü ranta ve yağmaya karşı sivil toplum örgütleri ve vatanseverlerin verdiği mücadelede hukukta doğru karar veriyor. Muğla Bodrum ve, cennet koylar ve ormanları rantiye gözüyle bakanlara bu mahkeme kararları anlamlı bir ders olacak, mücadelemiz bitmedi, devam edecek” dedi.
BÖLGEDEKİ DOĞAL YAŞAM KÜLTÜRÜNÜ YOK ETMEK İSTİYORLAR
MUÇEP Milas sözcüsü Neşe Tuncer daha önce sulak alanda yaptığı açıklamada ulusal öneme haiz Bargilya Tuzlası’nın tehdit altında olduğunu belirterek “Tuzla’yı Güllük körfezine bağlayan “Boğaz”ın makilik yamaçlarına uzanan kıyılarındaki düzlükler, artık daha kalabalık. Kum kuşları, cılıbıtlar ve niceleri beslenip koşuşturarak günlük aktivitelerini sürdürüyorlar. İnsanı insan yapan gözle, yani doğal ve kültürel perspektifle baktığımızda şunu görüyoruz masaları başında, odalarında oturan “kimileri” bu nadir coğrafyayı betonlaştırmak, sularını kirletmek, hem doğasını, hem de binlerce yıllık “doğal yaşam kültürü”nü yok etmek istiyorlar” ifadelerini kullanmıştı.
Bodrum, Milas ve Muğlalı çevreciler ile köylüler sulak alanda defalarca eylem yapıp projeye tepki göstermişti.
AĞAOĞLU PROJESİ:
Proje ile 9 milyon 700 bin metrekare büyüklüğündeki bir alanın 4 milyon 454 bin 395 metrekaresi yapılaşmaya açılıyor. 25 ayrı bölümden oluşan 3 bin 683 konut, 230 odalı golf oteli, 505 odalı SPA oteli, 255 odalı apart ve 510 odalı bir grand oteli kapsayan projede ayrıca altı adet günübirlik tesis, bir adet golf sahası, altı adet ticaret merkezi, otoparklar, yüzme havuzları, su oyunları alanları, AVM, spor salonları, okul ve sağlık birimleri gibi onlarca bina ve tesis inşa edilecek. Ayrıca projede 8 yapay göl de bulunuyor. Burada en az 16 bin kişinin yaşaması planlanıyor.