SÖZ SEÇMENDE : MUSTAFA TANIŞIK (İŞ ADAMI)
2001 yılından bu yana Bodrum’da yaşayan iş adamı evli ve iki çocuk babası 63 yaşındaki Mustafa Tanışık 4 gün sonra seçilecek belediye başkanının nasıl biri olması gerektiğini ve yeni başkanı nelerin beklediğini anlattı. Tanışık “Bu kentte hepimizin yaşadığı karabasanın, kabusun sebebi kent planlamasının,kent anayasasının olmayışıdır…Hiçbir zaman GEÇ olmamıştır. Bodrum’u düze çıkarmak, eski güzel günlerine kavuşturmak istiyorsak yarından tezi yok yola koyulmalıyız” dedi. Tanışık’ın tüm düşünceleri ve görüşleri aşağıda belirtilmiştir.
OLAN OLDU MADEM, GELECEĞE BAKALIM
Desek de üzülmemek ve bütün bu olanların üstüne bir bardak soğuk su içebilmek ne yazık ki imkansız. Güzelim Bodrum’u elbirliği ile ve hızla yok ediyoruz çünkü… Size tek bir soru sorayım:
-Dünyanın hangi sahil kasabasına girer girmez masmavi denize hakim, ağırlığıyla bütün manzarayı yerle bir eden 5 bin yataklı ultra lüks otellerle karşılaşabilirsiniz?
Cevap:
-Sadece Bodrum’a özgü bir kural tanımazlıktır bu…
Evet evet, Güvercinlik’e bakan yarımada üzerine inşa edilmiş ya da inşa halindeki dev otellerden bahsediyorum… Havaalanına indiniz, bavulunuzu alıp, yolunuza devam ederken karşınıza çıkan ilk manzara budur…
Peki yolda ilerledikçe daha nelerle karşılaşacaksınız, ben anlatayım…
Bodrum’un pek çok güzel koyunu kaplayan o ultra lüks sitelerde neredeyse hiç yürüyüş yolu olmadığını, yürüyüşten geçtik, yayayı trafikten koruyacak sağlıklı kaldırım bulunmadığını, hele hele adeta büyük şehirlerin trafiğini yakalamış durumdaki Bodrum’da düzgün standartlarda otopark olmadığını söylesem ne dersiniz?
Peki Bodrum bir zamanlar bayağı yeşil bir yarımadayken acaba şimdi durum nedir? Şu anda yüzde 68 düzeyinde ormana sahip bulunan bu güzelim beldenin, imara yeni açılan alanlar, hoyrat biçmde değiştirilen imar planları ve acımasızca bu alanlara pıtrak gibi kondurulan binalar yüzünden giderek kıraçlaştığının acaba farkında mıyız? Yazık değil mi? Ya rüzgar santrallarına ne demeli? O güzelim koylara tepeden bakan sıra sıra dev pervaneler yakışıyor mu güzelim maviliğe? Bu santraller sözde belli bir süre işletilecek ama sonrası ne olacak? Ya bu dev pervanelerin işgal ettiği yeşil tepeler süre sonunda imara açılırsa?
Size şimdi küçük bir resim sunacağım, Ortakent’ten Bodrum’a kadar inen yoldaki tabelalara bir bakın, o ne büyük işyeri tabelaları, o ne kocaman reklam panoları değil mi? Bu tabela kirliliğine nasıl izin verilebilir? Güzellikleri yok etmekle, ticarette, turizmde, hizmet sektöründe nereye varabiliriz?
Bodrum’un artık küçük bir sahil kasabası olmaktan çoktan çıktığının hepimiz farkındayız ama yaşayan bir şehir de sayılamayacağını görüyor muyuz acaba? Uluslararası Havaalanınız var ama, hani konferans merkeziniz? Hani sanat merkezleri? Nerede kenti süsleyen heykeller? Böyle bir kültürel kuraklıkta, ne yazık ki kaçınılmaz son da geldi, arkeolojik turizm de ekonomi turizmi de dibe vurdu…
Gelelim kentin fiziki durumu ve altyapı ile ilgili mağduriyetine… İkide birde Bodrum’u sel alır değil mi? Neden? Bütün dere yatakları işgal edilmiş, yağmurda suyun akabileceği doğal kanallar yok edlmiştir de ondan… Orta şiddetteki bir yağmurda ,boranda bile her yeri su bastığını görüyor ve kahroluyoruz, ama ne yazık ki önlem almıyoruz.
Acaba bu turistik beldede esnafımızın, taksicimizin durumu nedir? Bu yörenin kültürü, tarihi geçmişi hakkında hakkındaki bilgileri hangi düzeydedir? Yabancı dil bilgileri var mıdır? Kısaca yanıt vereyim: Yoktur.
Zaten geleneksel anlamda üretim ve satış yapan esnaf kaldı mı ki? Hani nerede o eski usul el yapımı deri sandaletler? Heybeler? Bu küçük esnaf, küçük de olsa, devlet desteğini, teşviğini hak etmiyor mu sizce?
Bir başka acı gerçek ise Bodrum’da artık ayağınızı sokacak deniz kalmadığıdır. Çünkü Bodrum’da doğru düzgün çalışan bir arıtma yoktur. Deniz kirlenmiştir, sahile indiğiniz anda o koku gelir, burnunuzun direğini kırar… Çünkü Bodrum’un altyapısı 10 yılda 100 binden 175 bine zıplayan kalıcı nüfusu kaldıracak durumda değildir. Böyle bir rekor artış dünyada var mı? Nefis bir sahil kasabasının nüfüsuna her yıl %7 oranında kişi eklenecek ve altyapı bununla mücadele edebilecek… Mümkün mü? Tabii turbun büyüğü ise rahmetli Süleyman Demirel’in tabiriyle heybede… Nedir 10. ncu Cumhurbaşkanının söylediği? Yazın 1.5 milyona çıkan nüfus… Altyapı iflas etmesin de ne yapsın? Bir kaç Avrupa kentine bakalım, Zürih’te nüfus 2 bin yılında 398 binmiş, 2017’de ola ola 402 bine ulaşmış. Komik ama Bern’de hiç değişmemiş, Oslo da hiç değişmemiş… Bu ne demektir? Maalesef Bodrum’da kent planlamasının, K’si bile yoktur. Bir kentin alacağı göçü hesaplamaması diye bir kabus olabilir mi? İşte şimdi hepimizin yaşadığı karabasanın, kabusun sebebi kent planlamasının,kent anayasasının olmayışıdır…
Bütün bu bahsettiğim sorunlar aslında çözülemeyecek sorunlar değildir… Yeter ki çözmek isteyelim ve bir an önce kolları sıvayalım… Hangi önceliklerle hareket etmek gerekir diye soruyorsanız eğer, bence en yaşamsal sorun, otobüs dolmuş garajı ile, sanayi işletmelerinin mutlaka kent merkezinden çıkarılması sorunudur. Esasen bütün işletmeciler bu değişime hazırdır ve çözümü memnunyet ve anlayışla karşılayacaklardır…
Bodrum’u düze çıkarmak, eski güzel günlerine kavuşturmak istiyorsak yarından tezi yok yola koyulmalıyız, bu bir anlamda bize Halkarnas Balıkçısının vasiyetidir. Ne demişti Cevat Şakir Kabaağaçlı:
“Yokuş başına geldiğinde
Bodrum’u göreceksin
Sanma ki sen
Geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekiler de böyleydiler
Akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler”
Saygılarımla.
Mustafa TANIŞIK